Ortalama yaşam yüzdesi göz önüne alındığında her 8 kadından birinin meme kanseri olabileceği riskinin söz konusu olduğunu dile getiren Türkmen ve Mantı'nın yaptığı açıklama şöyle:
"Meme hastalıkları kadın cinsiyetinde gözlenen en sık hastalık gruplarından birini teşkil eder. Şikayetler ergenlik döneminden başlayarak yaşam boyu devam edebilir.
Meme kistleri, fibroadenomlar, enfeksiyon ve apseler, yağ nekrozları memenin en sık gözlenen iyi huylu oluşumlarıdır. Bir kısmı ilaç ile tedavi edilebilirken bir kısmı periyodik takibe alınır. Meme hastalıklarını değerlendirirken mutlaka hastanın risk faktörlerini iyi incelemek gerekir.
Bu değerlendirme sonunda hastanın şikayetinin ne ölçüde irdelenmesi gerektiği, ne sıklıkta takip edilmesi gerektiğine karar verilir.
Bilindiği gibi meme kanseri kadın cinsiyette gözlenen ve en sık ölüme sebep olan kanserlerden biri olarak ele alınır. Ortalama yaşam yüzdesi göz önüne alındığında her 8 kadından birinin meme kanseri olabileceği riski söz konusudur. Sıklık ve ölüm oranlarının yanı sıra, meme kanseri erken evrede teşhis edildiğinde sağ kalım oranları %100’e yakın gözlenebilmektedir. Tüm oranların dikkatlice ele aldığımızda meme kanserini erken evrede teşhis edebilmenin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyoruz.
Teknik bilgilere boğulmadan önerilen en önemli nokta, bayanın kendi memesine dokunması, yapısını tanıması ve oluşan herhangi bir değişiklikte bir genel cerrahi uzmanına danışmasıdır. Risk faktörü olmayan bir bayanın doktor kontrolü sonrası 40 yaşından itibaren yılda bir kez mamografi ile kontrol edilmesi gerekir. Ultrason; mamografinin birebir alternatifi bir tetkik olmayıp çoğunlukla genç hastalarda ilk tercih olmakla beraber, mamografinin yanına da yardımcı tetkik olarak çektirilir. Meme kanserlerinin en etkili tanı metodu mamografidir.
Meme kanserinde riski artıran sebepler ise; yaş (50 yaş ve üzeri), daha önce bir sebepten meme biyopsisi olmuş olmak, özellikle 1. derece akrabalarda meme kanseri olması, erken adet yaşı ve geç menopoz yaşı, herhangi bir sebepten östrojen içeren doğum kontrol hapları kullanımı, daha önce doğum yapmamış olmak, evlenmemiş olmak, çocuğu olan annenin bebeğini emzirmemesi, obezite ve çevre faktörleri olarak sayılabilir. Bu risk faktörlerinden bir veya birkaçına sahip kadınlarda takip aralığı ve mamografi çekilme yaşı değişiklik gösterir. 25-35 yaş aralığından başlamak üzere, aylık kendi kendini muayene ve 6-12 ayda bir mamografi ve meme ultrasonu yapılması uygundur.
Ele gelen kitle, meme başı akıntısı, meme başında geçmeyen yaralar ve çekintiler, koltukaltında ele gelen bezeler, memede antibiyotik tedavisine rağmen geçmeyen kızarıklıklar meme kanseri belirtisi olabilir. Görüntüleme yöntemleri ile memede oluşan bir kanser şüphesi olması durumunda o dokudan mutlaka örnek(biyopsi) alınıp, hastalığın tanısı konulmalıdır. Biyopsi yöntemleri iğne veya ufak kesilerle hastalıklı bölgeden mikroskopik incelemeye yardımcı olacak küçük dokuların alınması olarak tanımlanabilir. Bu incelemeler olmadan meme kanseri tedavisine başlanmaz. Günümüzde meme kanseri tedavisi hızla gelişmektedir. Geleneksel yöntemlere göre daha kısıtlı ameliyatlar, daha az yan etkisi olan kemoterapi ilaçları ve radyoterapi meme kanseri tedavisinde kullanılmaktadır."
Arap Kurt