Kendimle baş başayken, tadını çıkarmak istedim bir yaz akşamının.
Kim vardı, kim yoktu yalnızlığına eşlik eden derseniz, kimse yoktu. Kimsesizliğime eşlik eden. Özür dilerim Haziran senden.
Yanımda olanları ise ben dahil etmiştim, bir gece ansızın çıkıp gelen ve beni benden alana benzemiyorlardı, ilahi ve kutsi biryanları yoktu, ezcümle, gelip geçiciydiler.
Bir sigaram bir de gecenin zifiri karanlığı kadar demli bir bardak çay, bardak ince belli ve çay sıcaktı! Ortam güzeldi, bu ortam beni bir nebze rahatlatacaktı,
Hani şu yazamadığım şiirler, parmak basamadığım yaralarımı konu edecek yazılar var ya, işte onlara bir başlangıç olur, bir ilham gelir kim bilir deyip, son günlerini yaşayan haziran, yaz akşamı esintisi duygularımı tetikler, hislerimi dile getirir diye düşünmüştüm!
Ömrümün en güzel ve nadide, en unutulmaz günlerini haziranda yaşadığımı belirtmezsem Hazirana ayıp olur, yâr deyip yaren edindiğim, yoldaş bilip yola revan olduğum, eşi benzeri ve emsalsi olmayana haksızlık etmiş olurum. İnkâr bizim işimiz değil, neyse o.
Sonra dedim ki Kurtoğlu sende ki bu hâl düşüncenin eyleme geçememe durumu, hayalin, düşün ve düşüncenin gerçekle yüzleşmesi, gerçeklerle karşıya karşıya gelmek ve çaresizliğe çare bulamama hâli, üzüntü ve sıkıntı veren haller durumlar işte
Ne kadar yeterli olur, ne kadar beni anlatır ve ben beni anlatırken aynı ruh halindeki kaç insanı etkiler, hüzün verir veya sevince boğar bilmiyorum.
Ahh yaşam kaynağım hüzün, arsızlığa ve şımarıklığa geçit vermeyen asil duygu! Ne kadarda güzel yakışıyorsun insana
Ve tutku, tutkuyla bağlandığım varlık.
Bu aşina olduğum duygular ve içinde bulunduğum zor günler ve hassas dönemde bir şiir doğdu. Hassastı, çünkü haziran gidiyordu, arkasından bakmak, yüreğimi gecelerinde avutmaktı bana kalan.
İşte öyle
bulut ağlar gül ağlar
geçit vermiyor dağlar
ölüden farksız sağlar
içinde yaşıyorum
kırkikindi yağmuru
elimden aldı onu
göründü yolun sonu
ben hâlâ koşuyorum
uykusuz gelir kuşluk
ne tat kaldı ne hoşluk
içine çeker boşluk
Çıkarken düşüyorum
ah haziran, haziran
gecem gündüzüm ziyan
böyle geçer mi zaman
titreyip üşüyorum
Ey kurtoğlu bu yara
Kapanır sara sara
Suçu kendinde ara
Aklıma şaşıyorum
(Arap Kurt şiirleri)
.....
Ay haziran, konu muhatapla muhabbet olunca iğdeden sonra çiçek açan ıhlamurun kokusu aşık ediyor insanı kendisine
Üstad ne de güzel bir eser bırakmış hafızalara kazılı
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, ne olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
(Uzaklara Türkü)
(Bahattin Karakoç )
Bu yamuk yumuk yalan dünyanın düzenini sevgi değiştirecek, samimiyet ve dürüstlük yaşanılır hâle getirecek... vesselâm