insanın gözünün önünde öyle şeyler olur ki, her biri nasihat niteliğindedir. Ve her defasında faniliği olduğunu hatırlatır. Sonbahar da bir bahardır, ilkbahardan farkı yaza değil de kışa yakın olmasıdır. İlkbahar umudu, umuttan meyve almamızı sağlar, oysa sonbahar hayatın, canlılığın yavaş yavaş yok olması demektir.
Çatlayan tohumları hatta çiçek açan bir çok bitkiyi daha yolun başında hayattan koparır.
Her iki baharın tek ortak noktası güzelliklerin ayaza mâruz kalması ve kırağının verdiği nasihattir.
Öyle ki, ayaz insanın yüreğine de dokunur... vesselâm
...
Makam, mevki, rütbe, unvan; bunların hepsi cekettir. Ceketi asar bir yere gideriz. Arkamızda sadece insanlığımız kalır ve öldüğümüzde sadece çıplaklığımızı götürebiliriz bu dünyadan.
Doğan Cüceloğlu / Gerçek Özgürlük
...
Ömür Denilen Resim
bir anlam veremedim dünyanın gidişine
her şey mevladan dedim karışmadım işine
var olmak kader ise yok olmak neyin nesi
dimağı yırtan çığlık gece kuşunun sesi
yerle gök arasında sanki eziliyorum
unuttum başkasını kendime üzülüyorum
sorular soruyorum cevapları da soru
bir eğrinin içinden acep çıkar mı doğru
taşı toprağı suyu avuçlarıma aldım
her maddeden bir zerre manadan yoksun kaldım
birbirini itekler aynı dalın meyvesi
sıra sıra başaklar Hakka dönük kıblesi
tomurcukla başlayıp hazanla biten mevsim
zamanla sararıyor ömür denilen resim
avcı avın peşinde mor dağları aşırır
dağların kızı reyhan yollarımı şaşırır
güvercin kursağında süte dönüşür tane
sevginin terk ettiği yarasa yurdu hane
sevinç ile tasayı aynı kaba dolduran
sen ağlayan gözleri arkasından güldüren
hülyalara dalınca kabus korkusu sarar
öyle bir şey ki hayat yiten hayatı arar
dökülen her damladan neden ürperiyor su
nedensiz ölünmüyor pusu üstüne pusu
bir anlam veremedim dünyanın gidişine
her şey mevladan dedim karışmadım işine
Arap Kurt
...
YENİLGİ
Yenilgiyle biterken insanlığın sınavı
Yavaş yavaş çöküyor arzın üstüne duhan
Avcılar birbirine peşkeş çekerken avı
___Serçelerle yemlenip palazlanıyor şahan
___Neyin diyetidir ki ödüyor binlerce can
Toprak kana susamış, ağlayan göğe inat
Firarda tüm sırtlanlar, kurulan ağa inat
Krallar dilenirken başında tuğa inat
___Hangi Ömer’e yüktür mazlumların külfeti
_İzaha kelam yetmez, yaşanan bu âfeti
Teraziler kurulmuş gelmeden henüz mahşer
Hep ağır mı gelecek zulüm kilesinde şer
Surla bile uyanmaz gaflete düşmüş beşer
___Sarsıldıkça yeryüzü beşik sanıp uyuyor
___Uyudukça insanlık, zalim kana doyuyor
Erişmiyor dualar el açsak Tur dağından
Her biri kurban sanki İbrahim adağından
Vurulmuş bebelerin kanayan dudağından
___Bir çığlık ki gökleri şerha şerha yarıyor
___Bir çığlık ki kendini duyacak can arıyor
Tuttuğumuz çiçekler kor olur elimizde
Dikenlere dönüşür gülşenler yolumuzda
Âkifçe bir sitemin tekrarı dilimizde
___Ancak seninle mümkün insanlığın felâhı
___Sendedir sonsuz kudret, yetiş Adl-i İlâhi
(elif_elif)
...
Çocuk doğar çocuk ölür
bir doğuş hikayesi dünyaya gelir kardeş
tırmalarken rahmini ruhuyla olur sırdaş
insan denilen kale muhteşemce yapılar
alemleri geçerek aralanır kapılar
emeklerken hayatı gölgesine yabancı
umutlar yığın yığın başında kral tacı
büyüyüp serpilirken tanır dostu düşmanı
gönülden gelen duygu ateşler deli kanı
varlık yokluk arası çetin olur savaşlar
zemheride kavrulup yaz ortasında kışlar
hayatın g/öbeğinde savururken harmanı
kalkıp gider içinden gün batımı zamanı
yorgun seyyahlar gibi yaslanır bir duvara
gözlerde perde olur duman duman sigara
dere tepe dolaşan yolcu yolda yorulur
hazan girer bağına gazel gibi savrulur
ve dünkü çocuklara ölüm gelir yaklaşır
koca koca insanlar bir anda çocuklaşır
(yirmibeşmayıs alacageceler)
Arap Kurt