Öyle dolu ki kafamın içi, bir türlü kâğıda dökemiyorum
İçimi de dökmek isterdim ama zaman o zaman değil, bazı şeyleri zamanın insafına bırakıyorum
Rüzgârın önünde kuru bir yaprak gibi, doğruldukça devriliyorum.
Aylar ve yıllar gelip geçerken, mum misali damla damla eriyorum.
Nasıl imrenmeyim ulu ağaçlara, onlar gibi kök salıp tutunamıyorum.
Kuşlar ve kuşlar ne kadar özgür, başımı alıp diyar diyar gidemiyorum.
Kasımı da uğurladım, hüzünlü bulutlarla
Geceyle gündüzün ne farkı var ki, karanlıklar aydınlanmadıkça
Ahh aralık, kış çocuklarının dünyaya baktığı soğuk aralık.
Bahçede çalışırken toprağın altında kış uykusuna yatmış bir salyangoz görmüştüm, ayların mevsim geçişlerinin canlılar üzerindeki etkisini anlayıp durup düşünmüştüm.
Kasımın son günü bu gün ve bu gece öyle bir lodos var ki kimyasını bozuyor insanın...
...
Aralık deyince saygı değer öğretmenim Ertuğrul Kapuzoğlu'nun bizzat kendisinden de dinlediğim şiirini paylaşmadan geçemeyeceğim
Aralıkta gel
özledim!
bir aralıkta gel
herkesin ocağında ateş yanar, benimkisi buz
şubat olmaz, kazma kürek yaktırır mart
bir aralık
bir aralık bul
bir aralıkta gel
i̇stemem orta malı nisanı
mayısın kokusu sinmiş hazirana, temmuza, ağustosa
sen
bir aralıkta gel
eylül herkesin dilinde
"kırk kocadan arta kalan bakire İstanbul"
ekimde ekerler bizi
kasımda kasımpatlar patlar istemem
sen
bir aralık
bir aralık bul
bir aralıkta gel
bir aralıkta
bir aralık tut
ısıt
gözlerimi, ellerimi, dudaklarımı
bir aralık
bir aralıktan
gözlerinde hüzün, hüzünde kar
bir aralıkta gel
Ertuğrul Kapusuzoğlu
Ne bahar, ne yaz ayların en güzeli, umudun ve özlemin vedahi hasretin en güzelini ne güzel aralığa bırakmış şair.
Aslında öyle değil midir, bunalmış daralmış ve içi sıkılan insanı ısıtmaz mı, bir ara bulutları aralayıp parlayan güneş
Kış mevsiminde, çiçek açar umulmadık bir ot,
Kar kokusu gelir uzak dağlardan, buza meyleder sararmış sular.
Ve donar çözülür insan, kardelen azmiyle
Yüreklerinde erir kar kış çocuklarının...
Her şeyin hayırlısı deyip, Hakka sığınıyorum...hasıl-ı kelam