Bugünkü konumuz ünlü bir anekdottur
İlk önce Anekdotu bilmeyenler için küçük bir hatırlatma yaparak başlayalım isterseniz, 
Anekdot Fransızca kökenli bir kelime olup anlamı, günümüzde daha çok bir olay ya da kavram anlatılan kısa öykü, hikâye demektir.
Basit tanımını da yaptıktan sonra gelelim asıl meseleye
Anekdotumuzun İsmi ‘’Kaynayan Kurbağa’’
Anekdotun temel dayanağı olan iddia, kurbağanın kaynayan suya atıldığında dışarı zıplayacağı; fakat soğuk suya konulup yavaşça ısıtıldığında neler olduğunu fark edemeyip yavaşça kaynayarak öleceğidir. 
Ne işimize yarar(?) bu anekdot, milletin işi yokta saçma sapan işlerle niye uğraşır dururlar(?) bu bilim adamları… 
Gibi sorular aklınıza gelebilir, takılabilir
Bende derim ki araştırmak insanın mayasında vardır, bizlere saçma gelen bir araştırma hiç hayal edemeyeceğimiz iyiliklerin kapısını açar
Çaresiz olarak gördüğümüz bir hastalığın iyileşmesine, umudu tükenmek olan bir insanın yüzünü güldürmeye yarar
Varsa bir araştırması mutlak da vardır bir faydası, bugün değilse ileri bir tarihte gelecektir zamanı
Konumuza dönemlim isterseniz

Kaynayan Kurbağa anekdotu, genellikle insanların yavaşça gerçekleşen değişikliklere tepkisiz kaldığını ve zamanla değişiklikleri kabullendiğini göstermek için mecazi anlamda kullanılır.

Kaynayan kurbağa anekdotu, insanların aşamalı değişikliklere karşı uyanık olması gerektiği, aksi halde nihayetinde istenmeyen bazı sonuçlarla karşılaşabilecekleri mesajıyla anlatılır. 

Kaynayan kurbağa anekdotu, küçük bir adımın tetikleyeceği durumların en sonunda önemli sonuçlara yol açabileceğine ilişkin tartışmaları (kaygan zemin tartışmaları) desteklemek için anlatılabilir.

Kaynayan kurbağa anekdotu, aynı zamanda, ekonomi ve iş alanındaki değişikliklerin kabul edilebilmesi için yavaşça gerçekleşmesi gerektiğini belirtmek için de kullanılır.

Bence anekdotun söylediği her çıktısı tamamen doğrudur
Kabullenmesek de doğruluğunu yaşadığımız hayat bir şekilde ispatlamıştır
Biz insanlarda öyle değil miyiz?
Kendinizden, çevrenizden örnek biçebilirisiniz
Yaşadıklarınızı bir düşünün derim şöyle köşenize çekilerek deriden derine 
Çocukluğunuzdan günümüze gelerek
İnsanın ani bir değişiklikte gösterdiğimiz tepki ile aynı değişikliğin yavaş, yavaş hissettirilerek verilmek istenildiği sonuca gösterdiğimiz tepki farklıdır 
Babamız ya da annemize bizim vereceğimiz bir kararımıza karşı tepkinin olabileceğini tahmin edebildiğimiz gibi 
Özellikle babaların tepkisinden hiç bahsetmiyorum
Onun için kararımızı ilk önce annemize açarız, annemiz de usulca yolu yordamınca babamıza açar ve babamızı kıvama getirdikten sonrada konuyu hep beraber konuşmamız gibi
Yoksa aldığımız kararı direkt ailemize açıkladığımızda olacak olayları tahmin etmeyen yoktur
Babanın bağırması, çağırması annemizin onu yatıştırmaya çalışması…
Belki konuyla alakası olmaya bilir ama ‘’En son babalar duyar’’ cümlesini çok sevmişimdir her zaman
Bugün bir çok olayın önlenmesinde kullandığımız bu anekdot, gelecekte de geçerliliğini devam ettireceğine eminim
Çünkü ufak olayların büyümeden en başta çözülebileceği varken büyüterek çözmekten daha kolaydır
Bir hayvanı kendine alıştırmak için önüne konan lokmalar misali
Bir yavrunun severken saçını küçük, küçük sevgiyle okşamak misali
Bir çiçeği sularken yavaş tonda konuşmak gibi
Bunları yapmayarak hayvanın önüne bir kerede yemek koymak, yavrunun saçını dertçe bir defa okşamak, çiçeği bir hırsla bir seferde sulamak 
Alıştırmak daha kolaydır
Hele ki insanları
Kötü alışkanlıklarda öğle değimli, ben yapmam, etmem dememize rağmen
Sigara içmemiz, kumar oynamamız, hırsızlık yapmamız…
Alıştırmak daha kolaydır
Hele ki insnaları

KAYNAK:https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Kaynayan_kurba%C4%9Fa

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.