Osteoporoz, halk arasında kemik erimesi adıyla bilinen ciddi ağrı ve fonksiyon olan sistemik bir hastalıktır. Osteoporoz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “düşük kemik kütlesi, kemik dokusunun mikromimari yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığında ve kırıklarda artma ile karakterize bir kas-iskelet sistemi hastalığı” olarak tanımlanmaktadır. Hastalık ortalama yaşam süresinin uzaması ile birlikte kronik hastalıklarla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Vücudumuzda ön kol, omurga ve kalçada sıklıkla kırıklar ile seyir gösterir. Bunun yanı sıra günlük yaşam aktivitelerinin kısıtlanmasına, toplumsal izolasyona, depresyon gibi sebeplerle beraber ekonomik olarak da etkiler. Yaşlılarda, özellikle kadınlarda sık görülür.
Kimler Risk Altında ?
Genetik riski bulunan , artan yaş, cinsiyetin kadın olması(menopoz), beslenme, sigara kullanımı, hareketsiz kalma, yetersiz güneşlenme ve kronik hastalıklar sebep olmaktadır. Düşük kalsiyum alımı ve egzersiz gibi birçok faktör kemik kütlesini etkiler.
Kemik kaybında yaş önemlidir. Kemik kaybı 40 yaşında başlamakta, 60lı yaşlarda artmakta ve 80li en yüksek seviyededir.
Düşüncemi kalça kırılır yoksa kalça kırıldığı için mi düşeriz ?
Sadece düştüğümüz için kalça kırılmıyor. Kalçanın kemik yapısı bozuklu nedeniyle düşmeler yaşanabilir. Elbette yaşlılarımızın günlük yaşamda aktivite sırasında denge ve yürüyüş gibi aktivite bozuklukları görülür. Bununla birlikte kemik kalitesinin düşmesi kırık oluşumunu tetikler. Bazen düşmeden de yaşlılarda kalça kırığı görülebilir.
Yaşla birlikte kemik mineral yoğunluğunda değişiklik
Omurga ve kalça için yirmili yaşların ortalarında en yüksek kemik kütlesine ulaşılır. Menopozda kemik kaybında hızlanma olur. Kemik minarel yoğunluğu ortalama azalma %10 dur. Menopozun ortalama yaşı 51 ise, 41 yaşında erken menopoz, tedavi edilmedikçe kemiğin normalden 10 önce yaşlandırabilir.
Osteoporozun önlenmesinde ve erken tanılanarak osteoporoza bağlı komplikasyonların azaltılmasında beslenme, fiziksel aktivite, alkol, sigara gibi değiştirilebilen risk faktörlerinin belirlenmesi önem taşımaktadır.
Osteoporoz Yönetimi
İlaç tedavisi, beslenme ve fizik tedavi uygulamaları yapılmaktadır. Beslenme, kemik kütlesinin oluşması ve korunmasında önemlidir. Kalsiyum ve fosfor, kemik mineral içeriğinin %80-90’ını oluştururken; protein, magnezyum, çinko, demir, fluorid, vitamin D, A, C ve K gibi besinsel ögeler normal kemik metabolizması için gereklidir .
Gerekli kalsiyum alınması, en yüksek kemik kütlesi değerinin elde edilmesinde ve bu değerin devam ettirilmesinde önemlidir. Kalsiyumun emilebilmesi içinse D vitaminine ihtiyaç vardır. Beslenmenin yeterli ve dengeli olmadığı durumlarda, temelini kalsiyum ve D vitamininin oluşturduğu hücre aktivasyonunun azalıp kemik kütlesini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir . Bu nedenle beslenme ile kalsiyum ve D vitamini alımına özen gösterilmeli, güneşlenme ile D vitamini sentezinin artırılması gerekmektedir.
Osteoporoz Rehabilitasyonunda Fizyoterapistler:
Gerek fonksiyonel yetersizliklerin önlenmesi, fiziksel kayıpların giderilmesi gerekse ağrının iyileştirilmesi için önemli bir rol üstlenmektedirler. Bu amaçla düzenelecek erken rehabilitasyon programı ile postür egzersizleri ile kemik yoğunluğu arttırıcı olan koşma, jogging, aerobik egzersizler, ip atlama gibi egzersizler oldukça etkilidir. Yaşlanma ile birlikte azalan kuvvet, esneklik, denge, dayanıklılık ve koordinasyonu en yüksek seviyede tutmak ve bozulan postürü düzelterek osteoporoz önlemede fizik tedavi amaçlarındandır. Osteoporuzun ilerlediği menopoz sonrası yaşlarda, kişilerin, düşmelerden ve ev içinde düzenlemelerin yapılması, gerekli önlemlerin alınması egzersizler gibi önemlidir.
Egzersiz, düzenli ağırlık taşıma ve kas güçlendirme, çeviklik, güç, duruş ve dengeyi ve genel sağlık yararını artırarak düşme ve kırık riskini azaltır.
Kemik yapısını üzerine ağırlık verilerek yapılan egzersizler kemik yapısı gelişmesine ve mineral yoğunluğunun artmasına yardımcı olmaktadır.
Öneri : İyi bir spor olan yürüyüşün etkili olabilmesi için günde en az 1 saat düzenli ve ritmik şekilde yapılması gerekmektedir. Yürüken oluşan kuvvetlerin eklemlere ulaşmadan önce emilmesi ve daha rahat yürüyüş için tabanı esnek ve hafif ayakkabılar seçilmelidir.
Yapılan çalışmalarda egzersizlerin bir bütün uygulanmasında yaşlıların kas kuvvetinde %150 oranında artış olduğuna işaret etmektedir.
Bol aktiviteli ve sağlıklı günler.
Geçen ki yazınız olan bel ağrısıyla ilgiliyle olan makalenizden fazlasıyla yararlandım teşekkürler Mahmut bey