KGK’nın seçilmiş kurullarının toplandığı yıllık geleneksel olağan toplantısı da Alanya’da Eftelia Marin Otel kongre salonunda yapıldı. Türkiye’nin 55 ili ile KKTC ve Azerbaycan’ın yanısıra Arnavutluk, İngiltere, Hollanda, Gürcistan, Yunanistan, Romanya, Suriye, Türkmenistan, Almanya, Tacikistan, Kazakistan, Rusya ve Lübnan’ın aralarında bulunduğu 18 ülkeden 37 olmak üzere toplam 156 gazetecinin katıldığı Medya Çalıştayı’nda ise iletişim alanında uzmanlar tarafından katılımcılara sektörün gelişimi ve geleceğine ilişkin raporlar sunuldu.
KURULLAR VE MECLİSLERDEN RAPOR
Konseyin Yönetim, Denetim, Etik ve Danışma kurulları eş zamanlı olarak toplandı. Daha sonra Dış Medya, Yaygın Medya ve Yerel Medya Meclisleri üyeleriyle ayrı ayrı bir araya gelerek mesleki sorunlar, çözüm önerileri ve 2023 yılı çalışma takvimi üzerine istişareler yaptılar.
KGK Dış Medya Meclis Başkanı Elşad Eyvazlı, çalıştaya sunduğu raporda, toplantıya 18 ülkeden üye gazetecilerin katıldığını açıklayarak, “Meclisimiz bölge barışına katkı sağlamak amacıyla; Rusya ve Ukraynalı meslektaşlarımızın İstanbul’da buluşturulması için girişim yapılması kararı alındı. Kafkaslarda barışa katkı sağlamak için ise, Azerbaycan ve Ermenistan gazetecilerinin Tiflis’te ortak masa çalışmasında bir araya gelmesi için girişim başlatacağız. Dış temsilciliklerimizin o ülke vatandaşı olmasının KGK misyonuna daha fazla katkı sağlayacağı konusunda fikir birliğine varıldı” dedi.
KGK Yerel Medya Meclis Başkanı İsrafil Avcı ise, çalıştaya sunduğu raporda, il temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantıda ağırlıklı olarak, kamuoyunda tartışılan dezenformasyon yasasının 29. maddesine ilişkin endişelerin dile getirildiğini kaydederek, “Meslektaşlarımızın karşılaştığı hukuki sorunların çözümüne katkı sağlamak için konusunda uzmanlardan oluşan komisyon kurulacak. BİK seçimleriyle ilgili temsilciler bölgelerinde ön çalışma başlatacak. Bölgesel toplantı takvimi için aldığımız teklifleri değerlendireceğiz” diye konuştu.
Yaygın Medya Meclis Başkanı Buse Biçer Akbaş ise toplantıda alınan kararlara ilişkin çalıştaya sunduğu raporunda, kamuoyunun bildiği adıyla dezenformasyon yasası çıkarken STK temsilcilerinin görüşlerinin alınmadığı ve getirilen öneri ve endişelerin yasada yapılırken yok sayıldığına vurgu yaparak, ”En azından uygulama aşamasında sektör temsilcilerinin endişeleri göz ardı edilmesin. Kervan yolda düzülür mantığıyla hareket ediliyor. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin yasayı esastan görüşme yönünde aldığı kararı umut verici olarak değerlendiriyoruz. Endişe yaratan 29. maddeyle ilgili daha fazla enerji sarf etmeliyiz. Gururumuz olan Küresel Medya Okulu’nun derslerine bu yıl iklim muhabirliği konusunu da ekleyeceğiz” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE SOSYAL MEDYAYI SEVİYOR
KGK Küresel Medya Buluşması’na katılan ve çalıştayda üyelere konferans veren SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, sosyal medya yasası öncesinde komisyonlara sunumlar yaptığını, ancak yasada hiçbir öneri ve çekincelerinin yer almadığını söyledi. Prof. Dr. Eraslan, Türkiye’nin sosyal medyayı sevdiğinin altını çizerek, “Ülkemizde, 70 milyon internet kullanıcısı var. Daha çok cepten bağlanıyoruz. Günde 8 saat uyuyoruz ve 8 saat internette geçiriyoruz. Bunun üç saati sosyal medyada geçiriliyor. Her yaştaki insan farklı sosyal medya grubu kullanıyor” dedi.
Grafiklerle Dünya ve ülkemizde internet kullanımı ve alışkanlıkları konusunda örnekler veren SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, ‘Dedeler Facebook, torun İnstagram kullanıyor. 18-34 yaş grubu daha çok sosyal medya kullanıyor. Ülkemizin ortalama yaşı 32.2 yani genç bir ülkeyiz. YouTube en çok kullanılan platform, sonra İnstagram, Whatsapp, Twitter diye devam ediyor. Özellikle Tiktok için bir parantez açmak istiyorum. Burası sosyal dezenformasyon amacıyla kullanılıyor. Canlı yayın adıyla çocuklara ne yaptırdıklarının takdirini size bırakıyorum. Token verip her şeyi yaptırıyorlar” ifadelerini kullandı.
5 HANEDEN 4’ÜNDE ŞİDDET VAR
Küresel Gazeteciler Konseyi’nin de ortak olduğu projenin yürütücüsü Şiddetle Mücadele Vakfı Başkanı Adem Solak, çalıştaya katılan gazetecilere şiddetin önlenmesi için daha fazla duyarlı olunması çağrısında bulunarak, “Kimse mağdur olmam diyemez. Bizim ülkemizde şiddetin matematiğinde bir sıkıntı var. Şiddet geometrik bakışı gerektiren bir konudur. Matematik temel ve geçerlilik bilgilerini öğretme aşkıdır. Türkiye’de 5 hanenin 4’ünde şiddet mağduru var, siyasi partinin programında bu yer almıyor. Şiddetle sivil mücadele yolunda 27 üniversite ile iş birliği programı imzaladık.” şeklinde konuştu.
KGK ÜYELERİNE İNDİRİM
Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) Başkanı Recep Ergül ise, telif hakları konusunda ülkemizin nüfusu daha düşük ülkelerin gerisinde olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemizde bin 300 ulusal yerel yayın kuruluşu var. Bunların 400’ü ile problem yaşıyoruz. Umumi yerler, marketler, mağazalar, oteller müzik çalınması halinde telife tabidir. Türkiye’de yıllık 30-35 milyon avro telif topluyoruz. Müzik tüketiminde kullanımında ödemek istemiyorlar.” dedi. Başkan Ergül, MESAM ile hukuki sorunu olan KGK üyelerine yönelik özel bir indirim yapılacağını ve indirim protokolü imzalayacaklarını da müjdeledi.
KGK Danışma Kurulu Başkanı Dr. İmbat Muğlu, Denetim Kurulu Başkanı Ahmet Külekçi, Etik Kurulu Başkanı İbrahim Aslan çalıştaya çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.
KİMSENİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLİZ
Kurulların raporlarını sunmasından sonra, KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, kürsüye gelerek, ‘Bir kez daha gurur duydum, iyi ki varsınız, 40 millete yakın yerleşik yabancının yaşadığı, ticaret yaptığı Dünya kenti Alanya KGK’yı sahipleniyor’ diyerek başladığı sözlerine, “MESAM Başkanı biraz önce üyelerimize yönelik önemli bir müjde verdi. Yıllarca halının altına süpürülen sorunları çözmek için elimizi taşın altına koyduk. Yılların birikmiş sorunlarını birlikte yol yürüyerek çözeceğiz.” şeklinde devam etti.
Türkiye’nin tartıştığı dezenformasyon yasasının 29. maddesine ilişkin çekinceleri ve çözüm önerilerini, hem kamuoyuna, hem yasa yapanlara defalarca anlattıklarını kaydeden Genel Başkan Mehmet Ali Dim, “Buradaki sorunun yasada suç tarif edilmemesidir. Aslında böyle bir yasaya da gerek yok. O suçların karşılığı TCK’da var. Eğer bir yasa hazırlanacaksa ‘Basın Meslek Odası Yasası’ hazırlanmalıydı. Gazetecilerin basın kartlarını bu odalar vermeliydi. Mesleki disiplinden kaynaklanan sorunları odalar çözmelidir” ifadelerini kullandı.
Küresel Gazeteciler Konseyi’nin meslek dayanışması yanında, kamu diplomasisi yaparak ülkemizin uluslararası platformlardaki haklı davasının anlatılması için sorumluluk alarak elini taşın altına koyduğunu bir kez daha hatırlatan Genel Başkan Mehmet Ali Dim, “Doğruları söylemek zorundayız. Beğenen olur, beğenmeyen olur biz yolumuza devam edeceğiz. Kimsenin arka bahçesi değiliz ve olmayacağız” vurgusu yaptı.
KGK olarak 81 il ile 58 ülkede temsilcilerinin olduğunu ifade eden Genel Başkan Dim, “Sosyal sorumluluklarımızı da yerine getiriyoruz. Özellikle şiddetin önlenmesi konusundaki işbirliğimizin sonuçlarını göreceğiz. Burada bir diğer amaç yargının yükünü hafifletmektir” değerlendirmesi yaptı.
Çalıştaya katılan KGK üyelerinin dile getirdiği görüşler doğrultusunda aşağıdaki metnin kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiştir:
Yazılı basın kuruluşları ve televizyon kanalları krizden çıkış yolu arıyorlar. Devletin desteğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyorlar. Bu gidişle, işsiz gazetecilerin sayısı artabilir. Devlet desteğine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Şöyle ki:
YAZILI BASIN açısından; Basın İlan Kurumu Genel Kurulu; her yılın Kasım ayında toplanarak, yeni yılda uygulanacak Resmi İlan Fiyat Tarifesi’ni görüşüp, belirlenen yeni fiyat tarifesi en geç Aralık ayında Resmi Gazete’de yayınlanarak Ocak ayının başından itibaren uygulamaya alınıyordu. Ancak geçtiğimiz yıl Hükümet kanadının atanmaması sebebiyle 11 aylık gecikmeyle toplanabilen Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun, bugüne kadar ki en yüksek zamla 20.40 TL olan Resmi İlan sütun santim fiyatını 35 TL’ye çıkarması Anadolu basını için gerçek anlamda can suyu olsa da bu süreçte zorunlu giderlerini karşılayamayan onlarca gazete kapanmak zorunda kalmış, kapanmayanlar ise banka kredileriyle veya birikimlerini eriterek bugüne gelmişlerdir.
Bu sebeple Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun geçtiğimiz yıl yaşanan aksaklığa mahal vermeden içinde bulunduğumuz Kasım ayında toplanması Anadolu basınımız için hayati önem arz etmektedir. Ayrıca; yine bu toplantıda son yapılan zam oranının hammaddelere gelen zamların yanında küçük kaldığını unutmadan, ciddi bir artırıma gitmesini bekliyoruz. Çünkü son 2 yılda özellikle kağıt, kalıp, boya ve diğer emtia fiyatlarında ortalama yüzde 464 oranında bir artış olmuştur. Bunun yanı sıra hükümetimiz tarafından asgari ücrete yapılan yüzde 50’lik zam, personellerimizin daha ferah, daha rahat bir yaşam sürdürmelerine katkı sağlayacağı için hepimizi mutlu etse de bu yükün neredeyse tamamının işletmelere yüklenmesi, karşılamakla zorunlu olduğumuz sabit giderlerimizin karşılanmasını imkansız hale getirmiştir. Ayrıca Ocak ayında asgari ücrete yeniden zam yapılması gündemde iken, bunların Genel Kurul’da dikkate alınmasını bekliyoruz.
Anayasal bir görev olan habercilik işlevini yerine getiren, demokrasinin işlerliğini sağlayan, yayın yaptığı şehrin gelişimine katkı koyan, şehir hafızası olan ve sivil denetim işlevini yerine getiren Anadolu basını, bu görevlerini yerine getirebilmesi için, resmi ilanlar ve ilan sütun santim fiyatlarının pansuman değil tedavi edecek oranda olması hayati önem arz etmektedir.
Kaldı ki, gazetelerimiz resmi ilan gelirlerinin neredeyse tamamına yakınını KDV, SGK, Muhtasar, Gelir ve Kurumlar vergilerinin yanı sıra en önemli kamu hizmeti olarak sağladığı istihdamla devlete geri vermektedir. Yani devlet bir cebinden çıkarıp verdiğini, bizden tekrar geri alarak diğer cebine koymaktadır. Bu çok açık tablonun Genel Kurul’da göz ardı edilmeden Resmi İlan Fiyat Tarifesi’nin Anadolu basınına gerçek anlamda nefes aldıracak oranda arttırılmasının önemine bir kez daha vurgu yapıyoruz. Aksi bir durumda ise; varlığını sürdürmek zorunda olan kadim Anadolu basını, özgürlüğünü kaybedip belirli güç odaklarının himayesine girecektir.
Bir başka önemli konu ise; Valiliklerin resmi ilanlar konusunda aracılık ettiği illerimizin tamamının uyum süreci sonucunda Basın İlan Kurumu’na bağlanacak olması. Uyum sürecinde gazetelerimiz Basın İlan Kurumu’na yüzde 15’lik komisyonu ödemeye başladılar. Ancak asıl zorlanacakları kadro konusu şimdiden ele alınmalıdır. Mevcut durumda bile asgari kadro istihdamı konusunda zorlanan özellikle küçük ölçekli illerimizin, gelirlerine bakıldığında 6 kişilik kadroyu bünyesinde barındırması imkansızdır.
Kaldı ki, 300-500 bin nüfuslu bir şehir ile 40-50 bin nüfuslu şehrin aynı kategoride değerlendirilmesi hiç adil değildir. Sanayi ve turizmin ağırlıklı olduğu birçok şehrimizde özel ilan gelirleri neredeyse resmi ilan gelirleri oranında veya daha fazlasını teşkil ederken, 40-50 bin nüfus bandında olan şehirlerimizde özel ilanlar neredeyse sıfır düzeyindedir. Bu sebeple uyum süreci Nisan 2023 yılında bitecek illerimiz için; kadro sayısı, zorunlu satış miktarı, vergilendirme gibi ana gider kalemleri titizlikle güncellenmelidir. Bu konuda yapılacak en sağlıklı ve adil yöntem ise, il ve ilçe ayrımı olmadan yerleşim yerinin nüfusuna göre kadro sayısının kademelendirilmesidir. Bu konunun da Genel Kurul’da ele alınmasının Resmi İlan Fiyat Tarifesi kadar önemli olduğunun altını çizmeliyiz.
Kadim Anadolu basınımızın sorunlarının yukarıda arz ettiğimiz iki konudan ibaret olmadığını, kronikleşen birçok sorunla boğuştuğunu biliyoruz.
Yıl sonu gelmesi sebebiyle Genel Kurul’da önceliğin bu konular olması gerektiğini, Küresel Gazeteciler Konseyi olarak; diğer sorunların da ajandamızda olduğunu, bu sorunların çözümü konusunda atılacak adımları da titizlikle takip ettiğimizi bilmenizi isteriz.
YEREL TV KANALLARI açısından; yerel TV'lere uydu bedeli ve 'Kamu Spotu' yükü artık çok ağır gelmektedir. 2013’te Türkiye’de 250 TV kanalı vardı. Bunların 210’u yerel, 15’i bölgesel ve 25’i yaygındı.
RTÜK’ün verilerine göre ise bugün 166’sı yerel, 12’si bölgesel ve 19’u yaygın olmak üzere toplam kanal sayısı 196’dır. Ne yazık ki, ülkemizde yerel TV'ler yaygın kanalların baskısı altında kapanma tehlikesi yaşıyorlar.
Yerel TV'ler uyduya MPEG 2 ve MPEG 4 (sıkıştırılmış dosya) olarak çıkıyorlar. Bunun bedeli olarak da Türksat'a doları 13.5 TL'den sabitlemesi nedeniyle aylık ortalama 100 bin lira uydu kirası veriyorlar.
Buradaki eşitsizlik, yerel TV'lerin, yaygın yayın yapan ulusal kanallarla aynı kriterlerde uydu kirası ödemeleridir.
Yerel TV'ler uydu kirası olarak aylık yaklaşık 100 bin lira ödeme yaptıkları bir dönemde reklam gelirlerinin ulusal yayın yapan ana akım TV'lere kaymasıyla yerel TV'ler her geçen gün ekonomik olarak zora girerken, RTÜK'ün çeşitli bakanlıklara ait tanıtımları ve duyuruları kamu spotu diye ücretsiz ve zorunlu olarak yayınlatması ise yerel TV'lerin sırtındaki ayrı bir yüktür. Oysa aynı bakanlıklar benzer tanıtımlarını yaygın kanallarda reklam adı altında ücret karşılığında yayınlatıyorlar.
Bu adaletsizliğin ve eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor.
Devlet kanalı TRT’nin yerel TV'lere hibe veya sembolik bedelle içerik desteği vermesi ayrıca beklentimizdir. TRT, 4 yıl önce kendine ait kanallarda yayınlanan belgesel türündeki içerikleri yerel TV'lere düşük bir ücret karşılığı vermek için çalışma başlatmıştı. Kesintiye uğrayan bu çalışmanın güncellenmesiyle daha önce yayınlanan belgesel, eski dizi ve bazı programlar yerel TV'lere düşük bir ücret karşılığı verilerek yerel TV'lere büyük bir katkı sağlanabilir. Hem böylelikle kamu yayıncısı olarak devletten destek alan TRT, aldığı bu desteğin bir kısmını yerel TVlere de vererek yayıncılık adına misyon üstlenmiş olur.
MEDYANIN GENELİ açısından; medyadan başka faaliyet alanı olmayan şirketlere ve şahıs firmalarına, istihdamın arttırılması ve finansmanı açısından KOBİ kapsamında hibe desteği sağlanması, KOSGEB ve KGF gibi imtiyazlı kredi desteklerinden yararlandırılmaları ve geçim sıkıntısı çeken veya işsiz kalan gazetecilere çeşitli fonlardan bireysel hibe ve kredi desteği için kaynak yaratılması hususu da kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Arap Kurt