Etkinlik, Tokat'ın Almus ilçesine bağlı Hubyar köyünden ve Hubyar Ocağı evladı Ali Coşkun tarafından organize edildi. Hıdırellez cem ibadetine yüzlerce yerleşim biriminden binlerce vatandaş katıldı.
Bahar bayramı olarak kabul edilen Hıdırellez geleneği bağlamında tertip edilen etkinlik adeta bölge Alevi inanç dede ocaklarının birlik ve beraberlik buluşmasına döndü.
Programın Amasya ilinde tarihsel, geleneksel Aleviliğin öncelikli bir merkezi, eski adı Ebemi olan Yassıçal köyünde gerçekleşmesi de ayrı bir manevî önem taşımaktadır. Yassıçal köyünde önemli bir Alevi inanç dede ocağı olan Seyyid Erkonaş Baba Ocağı yüzlerce yıldır erenler yoluna hizmet vermektedir. Gerçekleşen Hıdırellez Birlik Cem'ine Amasya Valisi Mustafa Vasatlı, Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, İl Müftüsü Durmuş Ayvaz, il protokolü ve binlerce vatandaş katıldı.
Programda konuşma yapan Tokat'ın Almus ilçesine bağlı Hubyar köyünden ve Hubyar Ocağı evladı Ali Coşkun, "Alevi-Bektaşi kültüründe temel ilke; insan, doğa ve Hak birlikteliğidir.
Tüm varlık, bir bütün olup tek bir sistemsel yapının parçasıdır. “Vahdet-i Vücut” kavramını Alevi-Bektaşi öğretisi daha da ileri aşamaya taşıyarak “Vahdet-i Mevcut” şeklinde ifade etmeye çalışmıştır. Yalın hali ile mevcut olan her şey birdir ve bütünün parçasıdır. Varlığın kendisini sahne misali seyir ettirdiği alanı geniş manada evren, dar alanda dünya olarak gören Alevi-Bektaşi öğretisi, insanı bu varlık alanının en kıymetlisi olarak kabul eder. Fakat bu değer veriş sadece insana dönük olmayıp tüm varlığı kapsamaktadır. Tüm canlı ve cansız varlık bir anlama sahip olup değerlidir. Eren düşün-inanç geleneğinde doğa bütünüyle bir anlama sahiptir ve insana Allah’ın hediyesi ve emanetidir. Tüm varlık insan faydasına yönelik olduğu için ağaçtan suya hayvanlardan dağa her şeyin bir anlamı bulunmaktadır. Alevi-Bektaşi öğretisinde doğal hayatta yaşayan yabani keçiler, “Hızır’ın Sürüsü”, su; Yunus Emre’nin ifadesiyle varlığın aynası, güneş; insanın ısı ihtiyacının alevi, ay; insanlığın aydınlığının mumu, ağaç; nefesinin kaynağı olan oksijen, hava olarak yorumlanmıştır.
Alevi-Bektaşi öğretisinde varlığı açıklamanın dili ısrarla ve özellikle yalın ve sadedir. Çünkü Alevi-Bektaşi öğretisinin amacı tüm insanlıktır. “Yetmiş iki millete bir bakmak” gözünün adıdır erenler yolu. Alevi-Bektaşi yolu hiçbir genel hedef koymadan bir tek insanın peşindedir, onu değerli görüp her bir kişinin hesabını yapacak bir muhasebe içerisindedir. Bu muhasebe; o bireyi kul, köle, sınıfsal mensup ve ümmetsel bir aidiyete sokmadan olduğu gibi görmek, tanımak ve sevmektir. Bir tarafa, bir yöne, bir mensubiyete sokmadan sadece insan olarak değerli görmek ve onu değerli hissettirmektir.
Bu sebeple insanlık okulu olarak tanımlayabileceğimiz Alevi-Bektaşi ocakları dağın başında, sarp geçitlerde, mağdur coğrafyalarda kurularak sadece ve sadece insana hizmet etmek için kurulmuş ve devam etmiştir.
Hacı Bektaş Veli ve öğrencileri “bir kişiyi dahi kaybetmek zarar olur” hedefi ile Anadolu’da kamil insan medeniyetini başlatmıştır. Yüzlerce yıl Anadolu coğrafyası bu ışıktan kendi nizamı ve öğretisi çerçevesinde insanı, insanı insan yapan değerleri tanımış, tanıtmış, benimsemiş ve yaşatmıştır.
“Çalışmadan geçinenler bizden değildir” diyerek yaşamla birebir uyumlu üreten bir insan modelini ortaya koyan Alevi-Bektaşi öğretisi, miskinlikten ve tembellikten uzak kalıp varlık-dünya-doğa-yaşam ve insan simetrisini temel almıştır. Yaşayan, üreten, kendisi ile, doğa ile ve diğer insanlar ve tüm canlılar ile barışık sağlıklı bireyin sıfatı olan “Kamil İnsan” Alevi-Bektaşi yolunun en büyük ilkesidir." dedi.
Coşkun, "Kısaca belli başlıklarla ifade edilmeye çalışıldığı gibi Alevi-Bektaşi yolu, insan-doğa ilişkisini son derece önemli görerek insana doğanın kendisi kadar kutsal olduğunu ifade etmeye çalışmaktadır.
Bu vesile ile doğanın ve kültürün bazı araçlarını da ritüellerinde insana bu inanç telkinin de aracı olarak kullanmıştır. Bu araçlardan belki de en önemlilerinden birisi de Hıdırellez’dir.
Bu vesile ile her yıl 6 Mayıs, Hıdırellez olarak kabul edilip anılmakta ve kutlanmaktadır.
Alevi-Bektaşi öğretisinde Hıdırellez, kışın ardından doğanın tekrar can bulup insanın hizmetine kendisini sunmasıdır.
Bu vesile ile kutsallık atfedilen bir boyutu bulunmaktadır. Hıdırellez ile insan ve doğa baharın başlaması ile adeta tekrar buluşmakta ve birlikteliklerini kutlamaktadır.
Alev-Bektaşi Türkmenlerin inanışına göre Hızır ile İlyas her yıl Hıdırellez’de, 6 mayısta ab-ı hayatı içtikleri nehrin kenarında buluşup hasret gidermekte ardından ikisi de bekçisi oldukları yere dönerek insanlığa yardıma devam etmektedir.
Bizler de bugün burada onlarca ilden ve onlarca farklı ocak mensubu canlar olarak bir araya geldik, buluştuk. Erenler, dervişler yurdu Amasya’da sevgi, muhabbet dolu gönüllerle bir araya geldik.
Amasya ilimizde Alevi-Bektaşi inancının en önemli merkezlerinden biri olan eski adı Ebemi olan Yassıçal köyünde, Seyid Erkonaş Baba Ocağı’nda hıdırellez cemimizde gönülleri ve cemalleri buluşturduk. Canlar bu ocak, Seyyid Erkonaş Baba Ocağı yüzlerce yıldan beri burada erenlerin ışığını insanlığa saçan bir insanlık okuludur. Bu güzellik erenlerin himmeti ile bizlere de nasip oldu. Tarihi yüzlerce yıllık bu insanlık okulunda hıdırellez bayramımızı kutluyoruz.
Sadece insana sevgi ve değer vermeyip tüm canlıyı değerli, kutsal ve sevilecek değer olarak gören erenler okulunun selamı ile hepinizi selamlarken sözlerimi erenlerin şu muhteşem kelamı ile noktalamak isterim." diye konuştu.
Şükrü Demiray