Dönemler,çağlar fark etmez. Benimsediklerini geçerli kılmak, kendilerince yararlılıklarını gerçekleştirebilmek,ideallerine yakınlaşmaları çabasın da olmak, süreçlerin evvela kendi işlerine yaramasının teminiyle ilgilenmek peşindedir insanlık. Kararlı çareler için,tüm sanatlarını, zanaatlarını yararlanacakları temel anlamlandırmalı imkân ve olanaklarıyla var oluşlarında ki !! Kendilerine intikâl edebilmişlikleriyle Geçerlilikleri uğruna gene kendilerini yönlendirmeleri için; sürekli hareket ve çaba içerisin de olurlar.
•••Daha da incelikleri düşündüğümüzde, elbette yararlı türden zenginlikler, yelpazesiyle tanımlanıcı, geçerli kesinliklerini sağlama alma gibi gayretleri vardır elbette. Ve bunlarla anlaşılıp ta, hoş karşılanmak isterler ki. İnsan lığın en korktukları şeyler, kendilerini bu doğrultularının haricin de başka türlü soyut düşünüşlerin ürünü olan soyutlanmışlıklar yelpazelerinin altına düşerek, altta kalma, ezik olma, başarısızlığa uğrama, baskı-zulüm görme, insanlık dışı yaşanamazlıklara maruz kalacak kadar yoksunluklar içerisine düşerek kimliksizlik-kişiliksizlik zevalliklerine maruz kalmış ya da maruz bırakılmış olma korkularıdır.
•••İşte mağaralardan, kuytular dan, oyuklar dan, kovuklar dan; çekirdek aile oluşumlarını tamamlayıp ta çıkan insanlık: Hayvanları,ağaçları, meyveleri, sebzeleri,otları,toprağı, suyu, havayı-gök yüzünü-yiyecekleri, içecekleri iyi tanıyıp, ateşi kavrayıp ta pişirmeyi öğrenebilmeleriyle açılan gelişmelere ilk adımlarını atarak.Varlıklarının,hareketliliklerinin,algılarının, bedenlerindeki ruhsallaşmalarının, incelik ve düşünüşlerinin farkına varmışlardır. Uyarlandıkları sorunlarına ve her tür den gereksinimleri ne çare arayışlarıyla... Çok daha genişçe güncellenecek,araştırıp sorgulayacak,yaşantılara dayandırıla bilinenlerle bütünlenip biçimlenecek, seçilmişliklerle gelişebilecek,zamanların basamaklarından atlaya, atlaya mecburi çabalarını özellikle de uygunluklara-yararlıklara.....doğrultucu olmalarının yürüyüşleriyle !!! Kendilerine mahsus mazhar oluşları uğruna; çoktaaan bastıkları yerlerle birlikte kendilerini de pekiştirme ye başlamışlardı bile.
•••İşte bu çaba evrelerinin aşamaları sonucun da.Çekirdek aileden, özellikle de grupsallaşma ya başlangıç aşamasına dönüşüm yapmış bir birin den farklılaşan,yer yer ayrışan, yer yer başkalaşan aileler olarak !!!Aşamaları ve yararlılıkları özellikle de kendileri ne ait,kendi katkıların dan yararlanıp ta.Doğanın uyguluklarına dair imkân ve olanakların dan giyecekleri,yiyecekleri, korunacakları,barınacakları, içecekleri, gereksinimleri savunacakları, destek alıp ta yaşantılarının devamlarını sağlayabilecekleri; hatta gruplanıcı ailelerini taşıyıcı-taşıtıcı sistemlerini oluştura bilmeleri adına!!! Köklenicilik ataklarını yapabilmiş olmalarının akabinde. Devrilen zamanlarının en belirgin nitelikleri olan!!! Yerleşik düzenlerine geçişlerin elbette devamlarını sağlaya bilmeleriyle örtüşebilen yer yüzü coğrafyaların da başlatmışlardır. İşte hakiki devam niteliğinde ki girişimleri ancak böyle olur iken.
•••Tabi ki insanlığın özellikle ailede gruplarından oluşma ya başlamış farklılıklarının özünü sentezlediğimiz de !! Karşımıza aile gruplarının kendilerine has özgünlükleriyle büyüme,gelişme, başarılarını devam ettirdikleri ölçülerin de, büyümelerini koruyabilme niteliklerince.Varlıklarını, mevcudiyetlerini devam ettirme süreleri olur iken. Zamanlar içerisin de, sürekli aile gruplarının oluşumları da devam ede gelmiştir. Ancak ne var ki, evren de zıtlıklar teorisi deviniminin adeta şaşmayıcı derin belirleyici tesiri insanlığın başlangıçlarıyla insanlığı da bulmuştu bile.Yerleşik düzene geçilişlerinden itibaren güç-kuvvet, asalet, üstünlük, soyluluk, aidiyet, mevcudiyet, sahiplenicilik ve hükmedicilik sıfatlarına büründükçe bürünen,nice bildirgeler göndericiliklerle nice kuruluşlarla nice devletler kuruculuk aşamalarından sonra.Nice imparatorluklara yükselen bu bazı aile grupları. Tabaları da dahil olmak üzere tümüyle üstün vasıflandırılmış olanlarının tanımlanışlarına
" Feodaller," yani beyler, ağalar, mülk-toprak sahipleri, aşiret reisleri, kabile şefleri, dere beyler, asker-donanım, güç sahipleri ,elaman, araç, gereç, sürü, binek.....vs'leri olalardı ki. Bunlara soylular, asiller deniyordu ki !!! İnsanlığa ilk
devletleri kuran, yani kendileri devlet olan bunlardır. Bir de bunların-feodalitenin karşısına sinsice, kurnazca, akıllıca, uyanık metotlar dan yararlanıcı planlarla, şehirlerin tüm nimetlerinden, yaşadıkları ortamların sundukları geçerli sanatın, zanaatın, kazanımları uğruna ilgiyle alanlarına,özellikle de kültür ve ticari faaliyetlerin-pazarcılık-sürekçilik-hayvancılık-hububatçılık.....üzerine bezirganlık, tüccarlık, esnaflık, üreticilik gibi işlerle uğraşan " Burjuva-Burjuvazi" oluşma ya çoktan başlamıştı bile. Aslın da burjuva şehirli, ticaretle uğraşıyorlar ve varlıklıydılar ve feodaller dan çekiniyorlar,korkuyorlar, engel görüyorlardı. Günden güne daha da zenginleşerek, gelişerek,çok yönlü söz sahibi ola gelerek. En nihayetin de kararlarını verip (1789) Fransız İhtilaliyle; hem de bu derimi yoksulların gücüyle yaparak. Feodal kökenli devletlerin,imparatorlukların yıkılmasına zemin hazırlatıp ta. Kendi ticari hükmediş modellerine yönelmiş olan burjuvazidir.
••İşte o gün bu gündür ki, sakın sanma.
Dünya da ki büyük büyük aileleri aynı.
Kimisi feodal soyun dan gele geliyor.
Kimisi de burjuvazi kanından dır.
Kadim savaşları vardır bunların hep.
Şu gördüğünüz yer yüzün de, hem de.
Dünyanın her yerin de, özellikle de.
Ekonomi de,finansta, petrol ve gaz da.
Kusursuz planlı yükselişlere doğru.
Bir birin den üstünlük peşindedirler.
Köklerinin uğruna dır, asıl çabaları.
Yalınız değillerdir,her yer de var dır.
Yanlarında, yandaş olanların dan.
Asaletleri kimse yok edemez kesin.
Bitmez anlamın devam ede gelişleri
Zamanlar yorulsa bile, gene de.
Koşullar düşündürür her yola çıkanı.
Bakınız dünya ya ve sorunuz tümü ne.
Feodalite mi yoksa burjuvazi mi diye.
Şahsen derim ki, ne gereği vardır ki.
Biten bitmiş, gelen de bitirmiş zaten. Şu kocaman dünyayı. (Yavuz Yurt)