Geçen akşam eşim ve ben bir aile dostumuzu evinde ziyarete gittik
Hal hatırdan sonra güncel konuları konuşmaya başladık ve uzun sürece devam ettik
Ekonomiden başladık çünkü canımızı en çok yakandan sonra, sağlıktan, turizmden, vergiden, trafik cezalarından… Konuştuk durduk
Hem sıkıntıları dile getirip hem de çözüm yollarımızı öneriyorduk birbirimize 
Çözüm yollarının çoğunda hem fikir olsak ta bir kaçında ortak bir yol bulamadık 
İkimiz birbirimize kendi çözüm yolunun doğru olduğunu ispatlamaya çalıştıkça çözüm çözümsüzlüğe doğru gidiyordu, arada atışmalar ve kırılmalar oluyordu
Çatışmaların sonunun kötü olacağını anlayan ev sahibi Ayşe Hanım lafa girerek ”Hocam çözemeyeceğiniz konuları bırakın, siz eğitimcisiniz bizim çocuğun sıkıntılarını nasıl halledebiliriz?” sorusu ile konuşmamızı bitirdi
Bu soruya o kadar sevindim ki yoksa yılların arkadaşım ile aramız bozulacaktı.
Siyasi görüşlerimiz farklı olduğundan azda olsa anlaşamadığımız konular bizi geriyor ve biraz aramız nane limon oluyordu
Ama ne olursa olsun otuz yıla yakın arkadaşlığımız devam etmektedir, inişler çıkışlar olsa bile 

Ayşe Hanımın çocuğu sekizinci sınıfa gitmektedir, çocuk bu sene LGS sınavına girecek dolayısıyla annede sınav ananesi oluyor
Çocuğunun sınav kaygılarından, agresifliğinden, alınganlığından, psikolojisinin değişmesinden, davranış değişikliğinden tutunda çocuğundan beklemediği her türlü olumsuz davranışlarından bahsetti
Anlattı da durdu nerdeyse ağladı ağlayacak
Anne çaresiz, baba (?)
İnsan üzülüyor ananenin çocuğu karşısında çaresiz olmasına, çözüm üretememesine dolayısıyla elinden bir şeyler gelmeyerek çocuğuna ilaç ve merhem olamaması anneyi kahrediyor
 
Biran kendimi o çocuğun yerine koydum
Bizlerin döneminde sınav yoktu olan bir tek Fen Lisesi sınavı onu da kimse önemsemezdi
Öğretmenimiz öğrencisini o kadar iyi tanırdı ki sınav yaklaştığında sınava gireceklerin isimlerini okur ona sınava girer diğerleri normal hayatına devam ederdi
Kimsede demezdi ki “Biz niye girmiyoruz?”
Çünkü her öğrenci öğretmeninin tecrübesine güvenir onun vereceği karara uyar ve öğrencide kendi kapasitesini bilir ve kadere inanırdı
Arada sivriler çıkar sınava gireceğini isteyince de öğretmen ikna etmeye çalışır edemezse sınava girer ama boyunun ölçüsün alır otururdu
Sınava girenler ne oldu diye bilirsiniz, onlarında bir kişi fire verir ya da vermezdi
Bu arada veliler öğretmenin işine hiçbir zaman karışmazlardı çünkü öğretmen yanlış yapmaz öğrencisini kendi çocuğu gibi görürdü

Öğrencilik yıllarımda öğretmen tek söz sahibiydi
Ders dışında bizleri oyun oynarken, düğündeyken, yoldayken gördüğünde ilk önce ödevini yapıp yapmadığını sorar
Sorar yoksa hemen eve yollardı ödevimiz yapalım diye 
Bizlerde öğretmeni gördüğümüzde soru soracak diye saklanır gözükmemek için elimizden geleni yapardık
Okul kara önlüklerle, beyaz yakalarla, beyaz mendile gider ve temizlik kolu başkanı tek tek kontrol yapıp eksiklerimizi öğretmene bildirirdi
Arkadaşa yalvarırdık yazma diye ama görev görevdir
Okula her gün iki adet odun getirir, sobayı yakar, sınıfı temizler ve öğretmenin gelmesini düzenli şekilde beklerdik
Bu görevleri de sınıfın o günkü nöbetçi öğrencileri yapar ve kim daha güzel görevini yaptı diye de iddiaya girerdik arkadaşlarla
Tüm olup bitenlere ailemiz sonuna kadar öğretmene desteklerini esirgemezdi
Konuyu ve benim dönemimi çok da uzatmayalım biz ve bizlerden büyükler bunları daha net biliyorlar

Gelelim şimdiye 
Gençlerimiz devletin verdiği en iyi binalarda, kaloriferli sınıflarda, temizliğini yapan personelde, hazır öğretmende ve her türlü malzeme bolluğunda bulmuş bunalıyorlar
Okumamda Allah okuma! diye ayak diretiyor birçoğu
Binlerce bahane üreterek ailelerine zorluk çıkarıyorlar
Ailelerin ne şartlarda ihtiyaçlarını karşıladıklarını bilip te gitmemezlikten gelerek

Burada her türlü zorluklara rağmen okuyup ta devletine ve milletine hayırlı bir vatandaş olan gençleri de unutmayalım

Ayşe hanımın en çok şikâyeti de çocuğunun psikolojisinin bozulmasıydı
Tirpitler atması, ağlamsı, bunalması, hayıflanması… 
Hiç de önemli değildi
Çocuğuna en ufak yardım etmesini bırakın düşüncesi bile çocuğunu çileden çıkarıp neymiş psikolojisi bozuldu
Öğretmen kızıyor psikolojisi bozuldu, öğretmen yan bakıyor psikolojisi bozuldu, sınavı kötü geçiyor psikolojisi bozuldu, arkadaşlarıyla dövüşüyor psikolojisi bozuldu, aç kalıyor psikolojisi bozuldu, tok kalıyor psikolojisi bozuldu, cep telefonu eski psikolojisi bozuldu…
Bozuldu, bozuldu… Psikolojilim bozuldu

Bizlerde çocuk olduk, genç olduk psikolojimiz bozulmasını bırak psikoloji kelimesini dahi bilmiyorduk
Babamızın verdiğiyle kıt kanat gençliğimizi geçirirken hiç de psikolojimiz bozulmadı
Bizim bir derdimiz oldu mu ki olması mümkün değil varsayalım oldu iste o zaman
Babamın sert bakışı, annemin çimdiklemesi ve en önemlisi annemin terlik fırlatması 
Kalır mı bir şikâyet her şey bitti
Tekrar kendi aryalarımıza döner bir müddet idare eder ve sonra dön başa 
Babamın sert bakışı, annemin çimdiklemesi ve en önemlisi annemin terlik fırlatması 
Hep merak etmişimdir annem nasıl tuttururdu o terliği bize attığında bize isabet etmesini, bir kere sek be mübarek ya da es geç
Mümkün değil o terlik gelip bizi bulacak ve hem annemin, hem de bizim ruh halimiz rayına oturacak
Şimdi en ufak bir olayda çocuğu al koş psikoloğa, psikiyatriste

Lafı fazla uzatmadan yaşadığım deneyimler ışığında çözüm önere bilirim
Her durumda havadan gelen bir anne terliği mutlaka çözüm olacak derim

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.