Hayatımızda yeni bir matematik terimi, binlercesi gibi
Binlercesi diyorum bilimin her terimi mutlaka yaşantımızın bir yerinde hiç ismini duymasak ta, özelliğini bilmesek de mutlaka yaşantımızın bir köşesin de barınmaktadır
İşte onlardan bir tanesi daha Altın Oran(Kutsal Sayı, Altın Sayı, İlahi Oran)
Hayatımızı matematiksiz, matematiği hayatsız düşünülemez
Altın Oran; geçmişte, güncelimizde ve geleceğimizde devam edecektir biz olsak ta olmasak ta, kabul etsekte etmesekte
Hayatımızda ki Altın Oranı bilmemiz mümkün değildir, bir şeyler okumamıza, dinlememize rağmen
Öğrencilik yıllarımızda ve basında çokça duysak ta önemsemeden geçeriz
Onun için Altın Oran hakkında hazırladığımız derleme sizlere bir nebzede olsa yardımcı olacaktır
Altın oran, matematikte ve fiziksel evrende ezelden beri var olmasına rağmen insanlar tarafından ne zaman keşfedildiğine ve kullanılmaya başlandığına dair kesin bir bilgi mevcut değildir
Altın Oran, antik çağdan bu yana bilimde, sanatta, mimaride, müzikte, sporda… Öne çıktığı gibi günümüz de özellikle estetik uygulamalarında gündeme oturdu ve hat safhaya çıktı
Bu anlatım ve eldeki verilere bakınca Altın Oran düzenin bağlantısı olarak kabul edilmektedir
O halde Altın Oran nedir?
Altın Oran: Matematikte iki miktardan büyük olanın küçük olana oranı ile bu miktarların toplamının büyük miktara olan oranı ‘’Altın Oran’’ denir
Kısaca Altın Oran’dan matematiksel olarak bahsedip güncelimize geçelim
Altın Oran, irrasyonel bir sayıdır yani bizim dille virgüllü sayıdır ve φ( Fi okunur)= 1,618033988749894... sembolüyle gösterilip sayısal değerine sahiptir(Yunanca kelimedir φ\varphiφ veya ϕ\phiϕ)
Bu oranı göstermek için, Parthenon'un mimarı ve bu oranı resmen kullandığı bilinen ilk kişi olan Phidias'a ithafen, 1900'lerde Yunan alfabesindeki Fi harfini Amerikalı matematikçi Mark Barr kullanmıştır. Aynı zamanda Yunan alfabesindekine karşılık gelen F harfi de, Fibonacci'nin ilk harfidir.
Altın Oran; İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci(Pisalı Leonardo) sayıları olarak anılan bu sayıların(Dizisi) özelliğinden çıkmıştır
Fibonacci Sayılarını hatırlayacak olursak
1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765, 10946, …
Dizideki her sayının kendinden önce gelen iki sayının toplamından oluşması ve bu sayıların bir diğer önemli özelliği ise; dizideki bir sayının kendinden önceki bir sayıya bölünmesi halinde, birbirine çok yakın rakamlar elde edilmesidir ve dizideki 13. sayıdan sonra devam eden bu sayı dizileri sabitlenir ve bu sabitlenmiş oran, ‘’Altın Oran’’ olarak adlandırılır
Altın Oranın bu özelliğinden dolayı da “Kutsal Sayı” ", "İlahi Oran" ,"Altın Sayı" olarak adlandırılır
Altın Oranın farklı isimlerde anılmasının sebebi 2400 yıl önce yaşamış Öklid'e kadar gitmektedir, Öklid’den günümüze kadar ve günümüz insanlarının Evrendeki tüm olayların sonuçlarının bu sayıya bağlaması ya da ilişkilendirmeye çalışması sonucudur
Aynı biz değimliyiz her iyi, kötü olayı bir yerlere bağlayarak kendimize çıkış yolu aramamız değimli(?)
Altın Oranı öyle hayatımıza entegre etmişiz ki romanlarımıza işleyerek filmini bile çekmişiz
Popüler kurgu yazarlarından Dan Brown'un ‘’Da Vinci Şifresi ‘’kitabı ve filimi unutulmazlar arasına girmiştir
Buna rağmen Altın Oranın insanlar tarafından ne zaman kullanılmaya başlandığına dair kesin bir kanıta yoktur
Yapılan işlemlerde eğer ki Altın Oranı arıyorsak estetik olarak baktığımız ya da nitelendirdiğimiz her varlığın içindedir
Yüce Allah zaten Altın Oranı yarattığı her canlının gen yapısına, içine saklamıştır, bizim görevimiz bunu bulmaktır
Örneğin insanın kendisi, ağaçları, yaprakları, meyveleri, sebzeleri, deniz kabuklarını, salyangoz kabuklarını, arı kovanlarını…
Kısacası gözümüzle gördüğümüz tüm canlılar Yüce Allah’ın Altın Oranına birer örnektir
Sonradan insan elleriyle yapılan her maddeye estetik durması, olması içinde biz katmışızdır Altın Oranı
Örneğin Mısır piramitleri, Salvador Dali’nin “Son Akşam Yemeği Ayini” resmi, Debussy’nin “Sudaki Yansımalar” adlı eserinin notaları, Mona Lisa tablosu ve Da Vinci’nin meşhur kusursuz insanı olan Vitruvian Adamı…
Yüce Allah’ın yarattıkları ve insan elinin değdiği evrendeki canlı ve cansız her şeyin belirli bir orana sahip olması mümkünken; bu oranların kusursuz bir şekilde tek bir sayıyı takip etmesi pek mümkün değildir.
Çünkü Altın Oran tam olarak 1.61803398874989484820…şeklinde olduğundan tam bir Altın Oran yakalamakta mümkün değildir
Dolayısıyla Evrende canlı, cansız her şeye de Altın Oranı aramak, görmek, görmeye çalışmak tamamen yanıltıcıdır ve gerçeğe de aykırıdır, insanoğlunu da yanıltır
Zaten bulunanların ispatı matematiksel yapılmış ve kanıtlanmıştır, kendimizi de çokta zorlamamak gerekir
Bu nedenle evrendeki her maddenin Altın Oran etrafında şekillendiği söylenemez.
İllaki sizin gönlünüzden baktığınızı mükemmel görüyor ya da görmek istiyorsanız Altın Oran çerçevesin de şekillendiğini düşünmenizde hiçbir sakınca yoktur
Leonardo da Vinci'nin insan vücudundaki oranları gösteren Vitruvius Adamı çalışması (1492),çizimi insan vücudunda altın oran değerleri açısından önemli kabul edilir.
Bu çizimde bir çember içinde bir insan kollarını ve bacaklarını açmış ve kapatmış olarak resmedilmiştir. Bu insan figüründeki uzuvların birbirine oranları ayrıntılarıyla incelenebilir.
Altın oran, insanların farklı yapılarda olmasından dolayı herkeste farklı çıkan bir orandır.
İlk çağlardan itibaren insanların uzuvlarının ve yüzlerinin ölçülmesiyle ortalama bir değer elde edilir ki bu değere göre, ortalamadan ne kadar bir sapma olduğuna bakılır.
Irklara göre değişkenlik gösteren altın oran konusunda Leonardo da Vinci pek çok araştırma yapmıştır
Mısırlılar Keops Piramidi'nin tasarımında hem pi hem de Fi oranını kullanmışlardır.
Yunanlar, Parthenon'un tüm tasarımını altın orana dayandırmışlardır. Bu oran, ünlü Yunan heykeltıraş Phidias tarafından da kullanılmıştır.
Rönesans sanatçıları Altın Oranı tablolarında ve heykellerinde denge ve güzelliği elde etmek amacıyla sıklıkla kullanmışlardır.
Örneğin Leonardo da Vinci, Son Yemek adlı tablosunda, İsa'nın ve havarilerin oturduğu masanın boyutlarından, arkadaki duvar ve pencerelere kadar altın oran'ı uygulamıştır.
Matematikte önemli kabul edilen bu oran sanat dünyasında da tablolar ve heykellerde önemli olmuştur.
Güneş etrafındaki gezegenlerin yörüngelerinin eliptik yapısını keşfeden Johannes Kepler (1571-1630), altın oran'ı şu şekilde belirtmiştir: "Geometrinin iki büyük hazinesi vardır; biri Pisagor teoremi, diğeri, bir doğrunun altın orana göre bölünmesidir."
Yüz ve Vücutta Altın Orana gelirsek;
Yüzde altın oran denince en çok çeneden burun tabanına, burun tabanından kaş arasına, kaş arasından saç sınırına kadar olan mesafeye bakılır.
Altın Oran yüz testi 1/3 oranında değerlendirme yapılmadır.
Yani yüz yukarıdan aşağıya doğru 3’e bölünür.
Yüzde Altın Oran hesaplama dışında gövde de Altın Orana bakılır.
Altın Oran vücut ölçüleri şu şekilde hesaplanır; gövdenin bacaklara oranı, belden itibaren topuğa kadar olan oran, kolların bacaklara oranı, kollar ve bacaklar açıldığında tüm vücuda oranları.
Mesela altın oranı kullanarak kusursuz bir Pentagram çizmek mümkün
Leonardo da Vinci, 1509'da Luca Pacioli'nin yayımladığı İlahi Oran adlı bir çalışmasına resimler vermiştir. Bu kitapta Leonardo da Vinci tarafından yapılmış Five Platonic Solids (Beş Platonik Cisim) adlı resimler bulunmaktadır. Bunlar, bir küp, bir Tetrahedron, bir Dodekahedron, bir Oktahedron ve bir Ikosahedronun resimleridir.
Dört yüzlü (tetrahedron)
Küp
(veya düzgün altı yüzlü)
Sekiz yüzlü (oktahedron)
Oniki yüzlü (dodekahedron)
Yirmi yüzlü (ikosahedron)
KAYNAK: https://www.insancaakademi.com/altin-oran-ve-hayatimizdaki-yeri/
https://evrimagaci.org/altin-oran-nedir-dogada-ve-canlilarda-altin-oran-bulundugu-iddiasi-ne-kadar-gercekci-2718
https://www.acibadem.com.tr/hayat/altin-oran/
https://onedio.com/haber/altin-oran-hakkinda-bilmeniz-gereken-her-seyi-acikliyoruz-1101447
https://tr.wikipedia.org/wiki/Alt%C4%B1n_oran
https://en.wikipedia.org/wiki/Pentagram
https://tr.wikipedia.org/wiki/Platonik_cisim