Türkçemizde hoş deyimlerden bir tanesidir.
Dilimizin güzelliği ve zenginliği buradan belli olmaktadır.
Günlük konuşmalarımızda sıkça müracaat ettiğimiz kalıp cümlelerdir deyimler.
Sayıları da oldukça fazladır, çünkü biz Türkler becerimiz burada da konuşturarak her olaya karşı bir deyim üretmişizdir.
Allah var inkâr edilemez bir yeteneğimizdir.
Ağzıyla Kuş Tutmak, bir insanın yapamadığı işleri başarsa da işini karşı tarafa beğendirilmesinin, güven ve takdir kazanmasının imkânsız olduğu çaba ve gayretlerin boşa gittiğini durumlarda söylenen bir deyimdir.
Dedik ya deyimler bir olay sonucunun çıkarımlardır.
Deyimimizin hikâyesinde:
Osmanlı Devleti’nin çok güçlü olduğu zamanlarmış.
O dönemin Fransız elçisi, padişah ile görüşmek için görevli ağaya derdini anlatmış. Fakat ağa bir türlü görüşmeye izin vermemiş. Elçi, işinin önemli olduğunu anlatmış anlatmasına, ama ağa onu içeriye almaya yanaşmamış. Elçi, padişah ile görüşmekte ısrar edince ağa oldukça sinirlenmiş ve:
— Sen ne laf anlamaz adamsın yahu, demiş. Padişahımızın seninle görüşmek isteyeceğini hiç sanmam. Az önce bir yabancı geldi. Adam sihirbazmış. Görmeliydin neler yaptı! Külahının altından tavşanlar çıkardı. Ateş haline gelmiş demir çubukları ağzında söndürdü. On adım ötedeki iğneye ip geçirdi. Dahası da var.
— Dahası ne ola ki, diye sormuş Fransız elçi.
— Havaya bir kuş uçurdu. Sonra kuşa seslendi. Kuş geldi adamın omzuna konuverdi. Sultanımız o adamı bile kabul etmedi. Senin anlayacağın ağzınla kuş tutsan gene boş. Fakat bu saydıklarımdan daha büyük bir hünerin varsa söyle, o zaman padişah hazretlerine arz edeyim, demiş.
Günlük hayatınızda da şahit olmuşunuzdur, hatta ve hatta inanıyorum ki bu deyimi yaşadığınız bir olay karşısında en az bir kere kullanmışınızdır.
Öyle insanlar tanımışımdır ki bu atasözüne bire bir uymaktadır.
Ama garibin bu dünyada şansı yok,
Yüzü bir kez olsun gülmemiş,
Yaradan da yürü kulum dememiş.
Ne yapsa nafile, doğduğuna pişman olmuş, varlığı sıkıntı yaratmış, o derecesine.
Ağlasa bir dert, gülse bir dert, konuşsa bir dert, otursa bir dert.
Dert Allah’ım dert…
Yırtıyor olmuyor, parçalıyor olmuyor.
Olmuyor, olmuyor, olmuyor…
Eninde sonunda ağzıyla kuş tutacak oluyor, oda olmuyor.
Gariban ne yapsın.
Bir kuşta gelip iki dişlerinin arasına da sıkışsa oda yeter ama nerede.
Hiç olmazsa diyecekler ki ‘’ağzıyla kuş tutmuş’’
O da yok, olmayacak ihtimal.
Dedik ya gariban.
Yaradan bile gözden çıkardı desek günah olur, günah yazar.
Pe ki ne yapsın(?) bu gariban, perişan, derbeder olmuş çaresiz biri.
Bu bahtsızlığını kıracak bir iş yapması gerek ama nerede(?), nasıl(?), ne zaman (?), kime karşı (?)
Diyelim ki yaptı ne olacak (?) bahtız bedevi misali.
Bir kere yok hükmünde, herkesin gözünde, özelikle girmek istediği gözün sahibinin yok hükmünde
Varlığıyla, yokluğu bir hiç.
Hiç oğlu hiç.
Var mı(?) başka bir söz
Ağzıyla kuş tutsa, yok hükmünde
Geçmiş olsun, dostum,
Senin gibi milyonlar var yanında
Hiç üzülme, seni görmeyenler, kabullenmeyenler utansın...
AĞZIYLA KUŞ TUTMAK
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.