Bir günde her şeyin değişeceğini sanmamakla birlikte 2020'den 21 kalan miras bu dünya ve üzerinde yaşayan varlıklardır.
Bize düşen önce kendimize ve en aciz en korkak en tehlikeli mahlûk olan insanlara dikkat etmektir.
Her yeni yılın insanlığın yenilenmesinde milat olarak görüyorum.
Dünya insanlığının ve bütün coğrafyaların huzur bulması kan ve göz yaşının dinmesi en büyük arzumdur ve duam dileğim bu yöndedir.
Ülkem için ise en büyük sorun olarak gördüğüm, cehalet ve kirli siyasetin bir an önce bitmesidir.
Sevginin saygının ve karşılıklı güvenin tesisi inanmakla başlar,
Kişi önce kendine inanmalı ve güvenmelidir ki
Dünya değişsin.
Bazı durumlarda toplumu oluşturan insanlar arsındaki gizli düşmanlık ortaya çıkar.
kin, nefret ve karşılıklı öfke kusulur.
bilerek veya bilmeyerek büyük günahlar işlendiği gibi,insanlığın ne kadar geriye gittiğinin işaretleri bir bir kendini gösterir.
Toplumda birebir karşılaştığımız olaylar, sosyal medya ve çeşitle yayın organlarında bütün sınırları aşıp kötü yüzünü fazlasıyla göstermektedir.
İşte bu noktada Cahit Koytak'ın bu güzel eserini okumak ve okutmak istedim.
okunup anlaşılması dileklerimle...
....
Ben Yokum, Beni Karıştırmayın!
Akıl ve selüloz karışımı
Hamurdan yoğrulmuş kafalarınız;
Oturmuş vıdı vıdı vıdı vıdı konuşuyorsunuz,
Mezarlarınızı dillerinizle kazıyorsunuz,
Dillerinizle yalıyorsunuz mezar taşlarınızı,
Alıyorsunuz, satıyorsunuz
Kurtlarını, böceklerini birbirinizin.
Söze nereden başladınız?
Ne zaman başladınız?
Babalarınızın sulbünde mi?
Analarınızın karnında mı?
Konuşuyorsunuz, konuşuyorsunuz,
konuşuyorsunuz...
Ve bir gün o asık yüzlü melek
Perçemlerinizden tutuncaya kadar da
Besbelli, konuşacaksınız, konuşacaksınız,
konuşacaksınız...
Ama ben yokum, beni karıştırmayın!
Kulaklarımı balçıkla sıvadım ben,
Kafamın çatlaklarını,
Kalbimin deliklerini tıkadım şiirle
Sizin kuramlarınıza, söylemlerinize.
Vıdı vıdı vıdı vıdı vıdı...
Bunca lafı, nerden buluyorsunuz?
Bunca vakti kimden çalıyorsunuz?
Aman ne çok şey biliyorsunuz!
Aman ne çok şey biliyorsunuz!
Teninize düşecek kurtlardan çok,
Beyninizi yiyecek kurtlardan çok, kabirde!
Kesiyorsunuz, biçiyorsunuz,
Liflerine ayırıyorsunuz sözü,
Yalanıyla, gerçeğiyle çiğnemeden
yutuyorsunuz sonra
Ve kusuyorsunuz
Sindiremediklerinizi, önümüze.
Yeter ama yeter, ölüler için de, diriler için de!
Ayıp, çünkü bakın, Tanrı konuşmak için
Sizin susmanızı bekliyor.
‘Yoksullar İçin Tezler’ Kitabı
(Cahit Koytak)
Büyük ozan Abdurrahim Karakoç bu toplumu ve bu ülkede yaşayanların bütün hallerini sade ve anlaşılır bir dille anlatarak bizlere eşşiz bir miras bırakmıştır.
Rabbim rahmetiyle muamele etsin inşallah.
Gezinti
Yalnızlık... caddede, sokakta, evde
Ben beni özlerim; gurbet bu derim.
Mezarlıkta güler yaşlı bir dede
Yaşarır gözlerim; gaflet bu derim.
Sevgi gürül gürül içime akar
Gönlüm dalgalanır ayağa kalkar
Özüm dost kucaklar, gözüm dost bakar
Bağlarım, çözerim; rahmet bu derim.
Kendi yavrusunu yemez kurt soyu
Gül açtı sayarım düğünü, toyu
Derde denk olursa sabrın boyu
Göğsüme dizerim; servet bu derim.
Zulüm tez doyurur, adalet aç kor
Yazık! . Arkasında intikam, öç kor
Toprak beş-on kemik, bir tutam saç kor
Düşünür gezerim; ibret bu derim.
Susayan toprağı gökler emzirir
Acıkan ağacı kökler emzirir
Dost ilhamlar beni, yoklar emzirir
Oturur yazarım; nimet bu derim.
(Beşinci Mevsim)
Abdurrahim Karakoç
2021 yılının Türk ve İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile olmasını yüce Allahtan niyaz ediyorum.